10 Şubat 2025 Pazartesi
Üniversite öğrencilerine mesleki deneyim kazandırmayı amaçlayan İŞKUR Gençlik Programı için başvuru süreci resmen başladı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, programın bugün itibarıyla başvuruya açıldığını duyurdu. Üniversite öğrencilerinin hem mesleki becerilerini geliştirebilecekleri hem de gelir elde edebilecekleri bu program, devlet üniversitelerinde eğitim gören gençler için özel olarak hazırlandı.
Bakan Işıkhan, programın gençlerin eğitimlerine ara vermeden kampüslerinde katılım sağlayabilecekleri şekilde tasarlandığını belirterek, “Üniversite öğrencilerimiz bilimsel projelerden laboratuvar çalışmalarına, kütüphane hizmetlerinden sürdürülebilir kampüs faaliyetlerine kadar birçok alanda görev alarak tecrübe kazanabilecekler.” ifadelerini kullandı.
Programa katılan öğrenciler, finansal okuryazarlık, CV hazırlama ve mülakat teknikleri gibi konularda eğitim alacak. Ayrıca, sigorta primleri devlet tarafından karşılanırken, günlük 183 lira ödeme yapılacak. Haftada en fazla üç gün çalışarak, aylık 15 bin 162 liraya kadar gelir elde etme imkanı sunulacak.
İlk etapta 100 bin öğrencinin yararlanacağı programın, dört yıl içinde 1 milyon gence ulaşması hedefleniyor. Başlangıç tarihleri üniversitelere göre farklılık gösterebileceğinden, öğrencilerin üniversitelerinin duyurularını takip etmeleri gerekiyor.
Başvurular, İŞKUR Mobil uygulaması ve gençlik.iskur.gov.tr platformu üzerinden gerçekleştirilebilecek.
Ataşehir’de, evinde uygulanan “sarı serum” tedavisinin ardından hayatını kaybeden Harun Bayramoğlu’na müdahalede bulunan hemşire A.T., savcılıktaki ifadesinin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Hemşire, ifadesinde Bayramoğlu’nun kendi talebi doğrultusunda işlem yaptığını belirtti.
Tedavi sonrası hayatını kaybetti
Olay, Ataşehir İçerenköy Mahallesi’nde meydana geldi. Evinde serum tedavisi aldıktan sonra fenalaşan Harun Bayramoğlu, sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırıldı. Ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bayramoğlu’na tedaviyi uygulayan hemşire A.T., olay sonrası gözaltına alındı ve savcılıktaki ifadesinin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Hemşirenin açıklamaları ortaya çıktı
Serbest bırakılan A.T.’nin verdiği ifade dikkat çekti. Hemşire, Bayramoğlu’nun uzun yıllardır sağlık hizmeti aldığı bir hasta olduğunu ve isteği üzerine tedaviyi gerçekleştirdiğini söyledi. Açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Özel işletmemde tek çalışıyorum. Evde sağlık hizmeti vermekteyim. İşletmemiz Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenir. Soruşturma evrakında adı geçen Harun Bayramoğlu isimli şahsı ve ailesini yaklaşık olarak 6 senedir tanırım ve ailecek görüştüğüm insanlardır. Kendilerine sağlık ihtiyaçları konusunda ücret karşılığı destek olurum. Harun Bayramoğlu’na yaklaşık 5 senedir, senede 5-6 kez olmak üzere serum bağlanması ve diğer ilaç tedavileri hususunda yardımcı oluyorum. Harun Bayramoğlu, doktorun kendisine yazmış olduğu reçeteyi bana gönderir. Ben, reçetede yazılı olan ilaçları temin ederek Harun Bayramoğlu’nun ikametinde kendisine uygularım. Bu son olayda kullandığımız ilaçlara ilişkin bir reçete yoktur. Harun Bayramoğlu’nun kendisinin ısrarı üzerine işletmemde bulunan ilaçlarla birlikte ikamete geçtim. Harun Bayramoğlu’nun son olayda kendisinin ısrarcı olduğuna ilişkin eşi Leyla Bayramoğlu da şahittir. İkamette serumu Harun Bayramoğlu ve Leyla Bayramoğlu’nun önünde hazırladım. Kesinlikle sarı serum olarak bilinen ilacı kullanmadım. İlk olarak parasetamol uyguladım, daha sonra 500 cc olan serumu taktim. Bu serum izolen dengeli serum olarak geçmektedir, içeriğinde sodyum ya da glikoz bulunmamaktadır”
“Reçetesiz uyguladığım için kusurlu olabilirim”
A.T., ifadesinde tedavi sırasında Bayramoğlu’nun mide bulantısı hissettiğini ve bu nedenle serumu hemen durdurduğunu belirtti.
“İlaçları Harun Bayramoğlu’nun kendi isteği doğrultusunda uyguladım. Olay anında parasetamol dediğimiz küçük şişe tamamen bitti. Büyük seruma başladıktan sonra yaklaşık 5 damla kullanım sonrasında Harun Bayramoğlu midem bulanmaya başladı deyince direkt olarak serumu durdurdum. Sonrasında aracıma giderek müdahale için gerekli ilaçları alarak eve geri döndüm. Geldiğimde eşi serumu çekmişti. Harun Bayramoğlu yerde uzanır vaziyetteydi, tekrar damar yolu açarak araçtan aldığım ilaçları uyguladım. Ambulans gelene kadar ilk müdahaleyi yaptım, tahta kaşık ile diline kaçmaması için bastırdım, hastayı yan çevirdim. Bir süre sonra ambulans geldi, akabinde kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiğini öğrendim. Konuyla ilgili olarak reçetesiz işlem yaptığım için kusurlu olabileceğimi düşünüyorum ancak benzer konularda aynı uygulamaları yaptığımız için bu şekilde hareket ettim. Konuyla ilgili üzgünüm, söyleyeceklerim bunlardan ibarettir” dedi.
Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Sığın, geçen yıl beyaz eşya iç satışlarının yüzde 7 oranında artarak 10 milyon adede ulaştığını açıkladı. Ancak ihracatta süregelen azalış trendinin devam ettiğini belirtti.
Küresel ekonomi ve Türkiye’ye etkisi
Sığın, Aralık 2024 tarihli ekonomik görünüm raporuna atıfta bulunarak, küresel ekonomide yaşanan daralmanın ardından 2025 yılında kısmi bir toparlanma öngörüldüğünü ifade etti. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) tahminlerine göre, küresel ekonomik büyüme 2024’te yüzde 3,2, 2025 ve 2026 yıllarında ise yüzde 3,3 seviyelerinde gerçekleşecek.
Türkiye için yapılan projeksiyonlara göre, uygulanan makro ekonomik istikrar politikalarının yurt içi talebi yavaşlatarak ekonomiyi soğutabileceğini belirten Sığın, üretimde devam eden daralmanın kalıcı hale gelme riskine dikkat çekti. Girdi maliyetlerinin kontrol altına alınması ve enerji verimli ürünlere yönelik teşviklerin artırılmasının sektör için kritik önem taşıdığını vurguladı.
İhracat kayıpları endişe yaratıyor
Sığın, sektörün can damarı olan ihracatta son iki yıldır yaşanan düşüşün, pandemiden önceki seviyelere yaklaştığını ancak kritik bir eşiğe ulaştığını belirtti. İç piyasada görülen büyümeye rağmen toplam pazar büyüklüğünün hafif bir düşüşle neredeyse sabit kaldığını söyledi.
İç pazar dinamizmi ve gelecek beklentileri
Sektörü dış pazardaki dalgalanmalardan koruyan en büyük faktörün iç pazar canlılığı olduğunu vurgulayan Sığın, “Sektörümüz şu ana kadar kapasite kullanımı ve istihdamda bir daralma göstermedi. Ancak ihracatta yaşanan kayıplar göz önüne alındığında, ihracatı teşvik edici politikalara olan ihtiyacımız her zamankinden daha fazla” ifadelerini kullandı.
İhracat pazarlarında elde edilen başarının Türkiye’yi dünyanın en büyük ikinci üreticisi haline getirdiğini hatırlatan Sığın, üretim yapısının korunması için teşvik politikalarının önemine dikkat çekti. Enerji verimli ürünlerin yaygınlaştırılmasının hem çevresel hem ekonomik hem de sektörel sürdürülebilirliğe katkı sağlayacağını dile getirdi.
Sanayiciler üzerindeki maliyet baskısı artıyor
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Özkadı, küresel ekonomik zorluklar, artan enflasyon ve ham madde maliyetlerinin sanayiciler üzerinde baskı yarattığını belirtti. GEKAP (Geri Kazanım Katılım Payı) gibi mali yüklerin ihracatçı sektörlerin rekabet gücünü zorladığını söyledi. 2020 yılından bu yana GEKAP’ta yüzde 900’e varan artış yaşanırken, işçilik maliyetlerinin yüzde 790, doğal gazın yüzde 650, elektriğin ise yüzde 550 oranında yükseldiğini aktardı.
Çelik fiyatlarındaki artış sektörü zorluyor
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yavuz, beyaz eşya ve otomotiv gibi kritik imalat sanayilerinin çelik ürünlerini temel girdi olarak kullandığını belirtti. Özellikle yassı çelik fiyatlarındaki artışın sektörde maliyet baskısı oluşturduğunu ve enflasyonist etkiye sebep olduğunu vurguladı. Çelik ürünlerine yönelik anti-damping soruşturmalarının sektörde maliyetleri daha da artırdığına işaret etti.
Yetkili servis kullanımı önemli
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Semir Kuseyri ise tüketicilerin yetkili servis hizmetlerine yönelmesi gerektiğini vurguladı. Kuseyri, yetkili olmayan servislerin tüketicileri mağdur edebildiğini belirterek, güvenli ve doğru hizmet alabilmek için markaların resmi web siteleri veya Ticaret Bakanlığı’nın servis.gov.tr adresinin kullanılmasını önerdi.
Beyaz eşya sektörü, 2024 yılını ihracattaki düşüş ve iç pazardaki canlılığın dengelenmesi açısından kırılgan bir süreç olarak kapattı. Önümüzdeki dönemde, ihracatta yeniden büyüme yakalayabilmek için enerji verimli ürünlere yönelik teşviklerin artırılması ve girdi maliyetlerinin kontrol altına alınması gerekliliği öne çıkıyor. Sektör temsilcileri, üretim ve istihdamın korunması adına rekabet gücünü artıracak stratejilere daha fazla odaklanılması gerektiğini belirtiyor.
Tiroit bezi, vücutta enerji dengesini sağlayan önemli organlardan biridir. Ancak farklı nedenlerle büyüyerek guatr, nodül ya da tiroit kanserine yol açabilir. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Selahattin Tuğrul, özellikle ailesinde tiroit kanseri öyküsü bulunanların ve boynunda yumru fark eden bireylerin düzenli sağlık kontrollerini aksatmaması gerektiğini vurguluyor.
Halk arasında sıkça duyulan guatr, tiroit bezinin büyümesiyle ortaya çıkıyor ve zaman zaman nefes darlığı, yutma güçlüğü gibi sorunlara neden olabiliyor. Tiroit nodülleri genellikle iyi huylu olsa da bazı durumlarda kanser riski taşıyabiliyor.
Tiroit nodülleri ve belirtileri
Tiroit bezinde oluşan yumru ya da büyümeler bazen dışarıdan fark edilebilir. Bu durum halk arasında “dış guatr” olarak bilinirken, bazı nodüller içe doğru büyüyerek göğüs boşluğuna ilerleyebilir. Bu tür nodüller gözle görülmeyebilir ve fark edilmesi güçleşebilir. İçeriye doğru büyüyen nodüller, nefes darlığı ve yutma güçlüğü gibi şikayetlere neden olabilir.
Tiroit nodüllerinin büyük bir kısmı iyi huyludur ve kansere dönüşmez. Ancak tiroit kanserinin belirli bir semptomu olmadığı için erken teşhis oldukça önemlidir. Tiroit bezinde herhangi bir büyüme fark edilmesi veya ailede tiroit hastalıkları öyküsü bulunması durumunda düzenli taramaların ihmal edilmemesi gerekir. Tiroit ultrasonu ile bezde büyüme olup olmadığı tespit edilebilir. Şüpheli bir durum söz konusuysa, ultrason eşliğinde yapılan ince iğne aspirasyon biyopsisi kesin tanı koymada yardımcı olur.
Biyopsi ve tanı süreci
Biyopsinin, tiroit hastalıklarının teşhisinde önemli bir yöntem olduğunu belirten Prof. Dr. Tuğrul, ultrason eşliğinde ince bir iğneyle alınan doku örneğinin, hastalığın kesin teşhisi için değerlendirildiğini ifade etti. Kanseri düşündüren bulgular tespit edilirse, hasta derhal uygun tedavi sürecine yönlendirilir. Ancak nodüller iyi huyluysa ve herhangi bir belirtiye neden olmuyorsa, düzenli takip yeterli olabilir.
Bazı nodüller ağrı, yutma güçlüğü veya nefes darlığı gibi şikayetlere yol açabilir. Böyle durumlarda kanser olmasa bile tedavi gerekebilir. Tiroit kanseri çoğu zaman belirgin bir belirti vermediği için, hastalar genellikle boyunlarında fark ettikleri yumrular nedeniyle doktora başvurur. Eğer ailede tiroit kanseri geçmişi yoksa, nodüller çoğunlukla rutin kontroller sırasında tespit edilir.
Tiroit kanserinde cerrahi tedavi
Tiroit kanserinin en etkili tedavi yöntemlerinden biri cerrahidir. Ameliyat sırasında boynun ön bölgesinden küçük bir kesi açılarak tiroit bezi tamamen çıkarılır. Eğer kanserin lenf bezlerine yayılma riski varsa, bu bölgeler de temizlenir. Bazı tiroit kanseri türleri hızlı yayılma gösterebildiğinden, ameliyat sonrasında radyoaktif iyot tedavisi gibi ek tedavi yöntemlerine başvurulabilir. Ancak genel olarak tiroit kanserleri yavaş seyirli ve tedavi edilebilir türler arasında yer alır.
Radyasyon ve tiroit kanseri ilişkisi
Tiroit kanserinin en önemli risk faktörlerinden biri radyasyona maruz kalmaktır. Yapılan araştırmalar, Çernobil felaketi sonrası Karadeniz bölgesinde tiroit kanseri vakalarında artış yaşandığını ortaya koymuştur. Günümüzde de radyasyona yoğun şekilde maruz kalan bölgelerde tiroit kanseri vakaları daha sık görülmektedir. Bu nedenle, özellikle yüksek risk grubundaki kişilerin düzenli sağlık kontrollerini yaptırması büyük önem taşır.
Tiroit kanseri teşhisi alan hastaların tedavi süreci konusunda endişelenmemesi gerektiğini belirten uzmanlar, günümüzde gelişmiş tıbbi teknolojilerle ameliyatların güvenli ve başarılı bir şekilde gerçekleştirildiğini vurguluyor. Erken teşhis sayesinde tiroit kanseri, başarılı bir şekilde tedavi edilebilen hastalıklar arasında yer alıyor.
Yeşilçam’ın efsane isimlerinden Münir Özkul’un kızı Güner Özkul, babasının filmlerinden telif alamadığı gerekçesiyle yapım şirketlerine karşı hukuki süreç başlattı.
Hababam Sınıfı’nda Mahmut Hoca, Aile Şerefi’nde Yaşar Usta, Neşeli Günler’de ise Turşucu Kazım gibi unutulmaz karakterlere hayat veren Münir Özkul, 2018 yılında 93 yaşında hayata veda etmişti. Özkul’un mirasçılarından olan kızı Güner Özkul, yıllardır televizyon kanalları ve dijital platformlarda yayınlanan bu filmlerden herhangi bir telif geliri almadığını belirterek yapım şirketlerine dava açtı.
Mahkemeye sunulan dilekçede, Münir Özkul’un filmlerinin uzun yıllardır birçok platformda gösterildiği ancak buna rağmen telif hakkı ödemesi yapılmadığı ifade edildi. Güner Özkul, yasal sürecin mirasçılar lehine sonuçlanması halinde Münir Özkul’un yer aldığı yapımlardan telif hakkı talep edilebileceğini belirtti.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.